Ataerkil düzen içerisinde kadının görünürlülüğü, erkeğin kadını görmek istediği imgelerle sınırlandırılmıştır. Kadın, tarih boyunca kimi zaman cinselliği ve bedeni tamamen göz ardı edilerek kutsanan, yüceltilen, idealleştirilen,
ülküleştirilen bir kadın imgesine, kimi zaman da sadece bedene indirgenerek
erkeği günah işlemeye sürükleyen, yoldan çıkaran, şeytanla iş birliği yapan,
lanetlenen, yasaklanan, korkulan
tekinsiz bir arzu nesnesine dönüşmüştür.
Tek tanrılı dinlerin kurumsal nitelik kazanmalarıyla birlikte kadının sahip olduğu güçler ellerinden alınmış, bu güçler erkeklere atfedilerek kadınlar
baskılanmış, toplumdan soyutlanmış, göz ardı edilmiş ve
öteki olmaktan kurtulamamıştır. Erkek egemen toplum düzeninin devam edebilmesi için, erkek ideolojisi gerekli gördüğü yerlerde ve zamanlarda
"anne", "
doğuran",
"var eden" kadın imgesine başvurmuş, yaşadığı toprak parçasının kurtuluşunu kadınlarda aramış, onu ülküleştirerek yeni kadın imgeleri yaratmıştır.
Kadın, özellikle savaş zamanları ya da savaş sonrası ekonomik anlamda yaraların sarılmasında yaratılan yeni imgelerle
"güvenli" yuvalarından çıkartılmış bir süreliğine toplumsal hayatın parçası haline getirilmiştir. Ekonomik anlamda
kadın gücüne ihtiyacın azaldığı dönemlerde de yaratılan
"iyi bir eş ve anne" imgesi ile evlerine geri gönderilmişlerdir. Her türlü ırkçılık ve ayrımcılıktan beslenen
kapitalizm ise,
kadın bedenini bir meta haline getirerek, kadın ve kadın bedeni üzerinden beslenmek üzerine inşa ettiği ideolojisini,
farklı kadın imgeleri sunarak tüketmeye devam etmektedir.

1.
Marianne : Özgürlük, kardeşlik ve eşitliğin alegorik simgesi olan Marianne,
Fransa'nın ulusal sembolüdür. Aynı zamanda Fransız Devrimini'nin de sembolü olan bu
kadın imgesi bir anlamda Özgürlük Tanrıça'sının kişileştirilmiş halidir. Mutlak monarşinin devrilişi ile yerine Cumhuriyetin kurulması, yeni ulusun doğuşu ve değerlerinin ortaya çıkarılması
kadın imgesi üzerinden yaratılmıştır. Antik çağda köleliğe
başkaldırıyı simgeleyen başındaki Frigya başlığı ki çoğu zaman kırmızı olarak resmedilmiştir,
çıplak göğüsleri beslemeye hazır olduğu ulusu ve sahip olduğu doğa üstü güçleri ile
savaşçı kadın tanrıçaları, çıplak ayakları ise halktan biri olduğunu simgeler. Marianne'nin gerçekte yaşayıp yaşamadığını bilmemize rağmen bildiğimiz tek şey, Fransa'da Marie ve Anne'nin en yaygın kadın isimleri olduğudur.

2.
Rosie the Riveter: II. Dünya Savaşı sırasında fabrikalarda çalışan ve cepheye savaş malzemesi üreten Amerikalı kadınların kültürel simgesidir. Kadınların ekonomik güçlerinin simgesi olarak sunulan erkekler tarafından üretilmiş olan bu
kadın imgesi sayesinde, iş gücüne ihtiyaç duyulan alanlara II. Dünya Savaşı sırasında
6 milyon kadının yerleştirilmesi sağlanmıştır.Savaş bitiminde ise, endüstrinin her alanında çalışan kadınların görevlerinin bir çoğu erkeklerce geri alınmış ve kadınlar tekrardan
"evlerinin kadını" olmaya devam etmişlerdir.

3.
Betty Crocker: Annelerimizin yemek kitaplarında fotoğraflarını gördüğümüz
Betty Crocker, gerçekte yaşamayan, erkekler tarafından üretilmiş hayali bir
kadın imgesidir. 1920'lerde yemek tariflerini bir erkekten almanın kadınlar için kabul edilebilir bir şey olamayacağını ve ürünlerinin bu şekilde satılamayacağını düşünen Washburn Crosby şirketi tarafından yaratılmış bir kadın imgesi olan
Betty Crocker, tutumlu, fedakar, üretken, güler yüzlü, kısacası
ideal bir ev kadınını resmetmektedir. Zaman içerisinde yüzü yedi kez değiştirildi. 1955 yılında "genç", 1980'de" profesyonel",
1996'da da ten rengi koyultularak "çok kültürlü" oldu.

4.
Cat Woman (Kedi Kadın) 1940 yılında yılında Batman ile hayatımıza giren
Kedi Kadın, kötülüğü ile nam salmış, Batman'e meydan okuyan,
başına buyruk, baştan çıkarıcı,
çekici, ataerkil normlara uymayan özellikleriyle
anti kahraman bir
kadın imgesiyle karşımıza çıkar. Kedi Kadın; tehlikeli, korkulan, ne yapacağı kestirilemeyen ama aynı zamanda göz kamaştıran, büyüleyici olan ve arzulanan, "kötü" kadın imajı yani "
femme fatale" olandır. Zaman içerisinde değişime uğrayan ama vücuduna oturan sımsıkı siyah kedi kadın kostümü, kırbacı ve parlak kırmızı ruju ile hep "
vamp", "seksi" kalarak,
fetiştirilmiş kadın imgesinden kurtulamaz.
5.
Lara Croft : Tomb Rider, video oyun serisinin kurgusal karakteri ve kadın kahramanı olarak yaratılan Lara Croft, macera sever bir arkeologdur. Hızlı,
atletik, güçlü ve
zeki oluşu akıllara India Jones karakterinin kadın versiyonunu getirir. Ancak bir
kadın imgesi olarak üretildiğinden ötürü, kızıl kahverengi at kuyruğu şeklinde toplanmış saçları, kadınların kolay kolay ulaşamayacakları
atletik vücut yapısı ve büyük göğüsleri ile
erkek fantezisinin cisimleşmiş
seks sembolü olmaktan kurtulamadı. Akıllı, cesur, çekici, tehlikeli,
baştan çıkarıcı, başına buyruk
kadın imgesi, oyunu oynayan"
erkeklerin ellerinde" kontrol altına alınabilen, ehlileştirilebilen bir
imgeye dönüşmesiyle belki de Lara Craft'ı popüler kültürün bir ürünü haline getirmiştir. Ne dersiniz?
Didem BAŞARAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder